Lancia’nın elektrikli geleceği
Lancia, yeni elektrifikasyon dalgasını başlatan Pu+Ra HPE konseptini tanıttı.
Lancia, yeni elektrifikasyon dalgasını başlatan Pu+Ra HPE konseptini tanıttı. Yüksek performanslı elektrikli coupe, Stratos, Beta ve Flaminia gibi ikonik otomobillerden tasarım ilhamı alırken, aynı zamanda gelecekteki Lancia’ların nasıl görünebileceğine dair bir bakış sunuyor.
Pu+Ra HPE konseptinin adının ilk kısmı markanın yeni “saf ve radikal” tasarım diline atıfta bulunurken, HPE “Yüksek Performanslı Elektrikli” anlamına geliyor ve yetmişli ve seksenli yılların Lancia Beta shooting brake tarafından kullanılan rozete atıfta bulunuyor. Otomobil tasarım, iç mekan, sürdürülebilirlik, teknoloji ve elektrifikasyon açısından Lancia’nın geleceğini vurguluyor.
Ön taraftaki üç köşeli ışık imzasının markanın imza haline gelen ızgarasının yeniden yorumlanması olduğu söylenirken, motifin jant kapakları gibi otomobilin diğer parçalarına da taşındığı görülebiliyor. Aracın arka kısmı dairesel arka lambaları ile doğrudan Stratos’tan esinlenilmiş. Konseptin “Progressive Green” adı verilen boya renginin bile otomobilin ileriye dönük sürdürülebilir vizyonunu temsil ettiği söyleniyor.
Aracın iç mekanının yolculara bir “ev hissi” vermesi amaçlandığı için kabin tasarımı için İtalyan mobilya şirketi Cassina ile ortaklık yapılmış. Bu ortaklık sonucunda, geleneksel araba koltuklarından çok klasik koltuklara benzeyen parlak sarı kadife süslemeli iki ön koltuk ön plana çıkıyor. Daha küçük olan arka koltuklar ise daha koyu bir kadife malzemeyle kaplanarak kokpiti ortadan ikiyi bölüyor. Kabin ayrıca konseptin çevre dostu sloganına uygun olarak bir dizi sürdürülebilir malzeme içeriyor. Örneğin koltuklar düşük miktarda kimyasal işlemden geçirilmiş kadife karışımıyla döşenirken, masa biyo-bazlı selüloz asetattan yapılmış ve kapı kartları mermer tozu atıklarıyla geri dönüştürülmüş kumaşı birleştiren benzersiz bir malzemeyle kaplanmış.
Pu+Ra HPE aslında platformun geçerliliğini kanıtlamak için test yatağı olarak yakında çıkacak olan Ypsilon’un motorunu, bataryasını, süspansiyonunu ve frenlerini kullanıyor ve teorik özellikler göz önüne alındığında Lancia’nın geleceği hakkında bir ip ucu veriyor. Lancia 700 kilometrenin üzerinde bir menzil, 10 dakikanın biraz üzerinde sıfırdan doluma şarj süresi ve 100 kilometrede 10 kWh’den daha az bir enerji tüketimi hedefliyor. Bu etkileyici rakamlara yardımcı olmak için, aracın aerodinamik tasarımına, düşük sürtünmeli dijital aynalar ve özellikle bu araç için tasarlanmış Goodyear lastiklere sahip aerodinamik jantlar yardımcı oluyor.
Son olarak, yolcuların ruh hallerine ve alışkanlıklarına göre aracın atmosferini akıllı bir şekilde uyarlayarak sürücüler ve yolcular için yol deneyimini kişiselleştirmeyi amaçlayan yeni S.A.L.A. (Sound Air Light Augmentation) kullanıcı arayüzü var. Chameleon ve TAPE (Tailored Predictive Experience) teknolojileri sayesinde otomobilin ses, iklim kontrolü ve aydınlatma fonksiyonları sadece bir düğmeye basarak veya birkaç kelime söyleyerek ayarlanabiliyor. Tüm bu sistemler ilk olarak yeni Ypsilon’da üretime girecek, daha sonra Stellantis portföyündeki diğer araçlara da yayılacak ve takıldıkları her araca en iyi şekilde uyacak şekilde gelişecek.